“Ben hep kaybeden tarafım” demek yerine, “Bu olayda kaybetmiş olabilirim, ama kazandığım durumlar da oldu. Bir dahaki sefere daha iyi sonuçlar alacağım” denilebilir.
Kötü davrandığımda, kötü bir insan olmam; sadece zaman zaman kötü davranışlar sergileyen bir insan oluyorum denilebilir.
“Kötü bir konuşmacıyım” demek yerine, “Konuşma yeteneğimi geliştirmek istiyorum” denilebilir.
Ne iyi ne de kötü olduğumu kanıtlayabilirim. Yapabileceğim en akıllıca şey, kendimi olduğum gibi kabul etmek olacaktır.
Başkalarını nasıl etkileyebildiğim veya başkalarınca nasıl kabul gördüğüm yerine, kendimi olduğum gibi kabul etmek beni daha çok rahatlatacaktır.
İnsanlar ve dünya sürekli değişiyor. İnsanlara değer biçmek yerine, onları olduğu gibi kabul etmek daha uygun olacaktır.
İnsanlar hakkında “Bana nasıl böyle davranır?” sorusu yerine, “Herkes, kendine göre anlamlı olanı yapacaktır” düşüncesi beni rahatlatacaktır.
Benlik Algısı ve Önemi
Benlik algısı, kişinin kendisini nasıl algıladığına dair bir durumdur. Kişinin kendine bakış açısı ne kadar pozitifse, o kişi hayatta daha pozitif olur ve daha başarılı olur. Kendini sevmeyi beceremeyenler, sosyal ve özel ilişkilerinde genellikle zorluk yaşarlar. Özgüven, benlik algısı ile doğru orantılıdır. Yani benliğini güçlendiren ve beğenen bireyin özgüveni yüksek olur. Kendisiyle sorun yaşayan bir kişinin özgüveni ise düşük olur.
Benlik algısı, küçük yaşlarda aile etkileşimiyle şekillenmeye başlar. Ailenin çocuk yetiştirme şekli, çocukla olan etkileşim ve paylaşımlar çok önemlidir. Bu durumlardan mahrum kalan çocukların benlik algısı olumsuz yönde şekillenir ve ilerleyen yaşlarda çeşitli zorluklar yaşayabilirler. Ailesiyle sağlıklı bir etkileşimde bulunan çocuklar ise dışa bağımlılıklarını daha az hisseder ve özgüvenleri yüksek bir şekilde hayatlarına devam ederler.
Ailesinde sağlıklı etkileşim görmemiş ve benlik algısı düşük bireylerin, bu sorunun üstesinden gelebilmek için psikoterapi alması faydalı olacaktır.
Bu site Delfin Medya'nın gelişmiş akıllı panel teknolojisi ile tasarlanmıştır.